18 Ocak 2013 Cuma

DAG HAVASI

Gecenlerde ani bir planla iki gunluk bir Kartalkaya kacamagi yaptik. Aslinda biraz gecikmis bir post oluyor malum brugge'dur gent'tir bruksel'dir derken sonra yaparim dedim anca sira geldi :) Sansimiza Kartalkaya'da hava o kadar guzeldiki gunluk guneslik cok keyifli gecti. Tabi arada dusmelerin acisi sonra cikti ama olsun yine de keyifliydi, temiz dag havasi, gunes, parildayan karlar, sicak salep molasi... Bu arada Dorukkayada Kaya Palazzo otelde kaldik ve cok memnun kaldik:) Iste o gunden kalanlar,














Bir de sevgili aysstyle'in gozunden kartalkaya gunlugune bakmak isterseniz tik tik






14 Ocak 2013 Pazartesi

BRUKSEL


Evet brugge'daki son gunumuzde otelimizde yapilan kahvalti sonrasi yolumuza cikan bu guzel patisseride cay ve tatli keyfi yapmadan bruggedan gitmek olmazdi. Sabah sabah nasil guzeldi, gerci kahvaltinin hemen akabinde bu tatli tabagini bitirmek beni zorlasada yilmadim bitirdim :))






Vee Brugge'da masal gibi gecirilen gunlerin ardindan Bruksel'e gitmek icin tren istasyonuna geldik. Burada ilk gunden beri onunde uzuun kuyruklar olan bu buz heykelleri sergisini gordugumuzde bu sefer bombostu trenede biraz vaktimiz oldugu icin e hadi gezelim bos durmayalim dedik.Icerisi -6 derece oldugu icin baya soguktu hatta cikista herkese burunlarini silmeleri icin pecete dagitmalarida cok hosuma gitti cunku inanin ihtiyac oluyor:)



Keyifli bir tren yolculugu sonrasi Bruksel'e geldik. Ucagimizin oldugu saate kadar gelmisken buralarida gezelim dedik. Tren istasyonunda valizlerinizi koyabileceginiz kasalar var bizde hemen valizleri koyup attik kendimizi Bruksel sokaklarina.

Zaten tren istasyonu tam merkezde oldugu icin gorulecek heryere cok yakindi vaktimizde kisitli oldugundan hemen Grand Palace'a dogru yol aldik. Giderken once Galeries Royales  St.Huberts'tan gectik. Guzel ve luks magazalarin oldugu hos bir yer.


Daha sonra aciktigimizin farkina vararak midye patates ve bira uclemesi icin bizim taksim cicek pazarini andiran Rue Des Bouchers'de bulunan  unlu midyeci Chez Leon'a oturmaya karar veriyoruz.



Oturdugumuz yerdeki detaylarda bile midye vardi desem :)

Evet bu 800 gr'lik beyaz sarap ve krema soslu midye tenceresini ve patatesleri tek basima azmettim ve bitirdim inanilmaz lezzetli olmalarida bunda etkili olmus olabilir tabi :)



Yenilen lezzetli bir yemek sonrasi merakla beklenen Grand Place'e dogru yuruduk ve bizi inanilmaz guzel bir meydan karsiladi. Meydandaki yapilardaki ince iscilik inanin hayret edilesi ve saygi duyulasi derecede guzel. Tabi bol bol fotograf cektik ve cekildik japonlar sagolsun beni kirmadilar ve meydanin her bir yonunde kocamla fotografimiz oldu:)


 








Bu muhtesem meydani doyasiya izledikten sonra meshur Mannaken Pis nami diger iseyen cocugu gormeye gidiyoruz.

Tabi yolda duvarlari ve vitrinleri  bir baska meshur belcikali Ten Ten susluyor kendisinin maceralarinida pek severim bu arada.






Biraz daha az yemis olsaydim bu waffellari inanin kacirmazdim!

Ve iste iseyen cocuk! Biz sokakta kocaman bir sey beklerken duvarin dibinde  minicik bir seymis kendisi. Neyse gelmisken gormus olduk dedik ve meydana dogru tekrar geri donduk. 

Grand Place meydaninda bulunan Hard Rock Cafe'ye oturup bir seyler icip artik gezimizi sonlandirmaya tren istasyonuna geri donduk. 




Ve iste Brugge Gent ve Bruksel gezilerimiz boyle guzel ve keyifli gecti. Ama dogru soylemek gerekirse bizi en cok etkileyen Brugge oldu, sanirim dogru zamanda dogru yerdeydik. Bir daha yolumuz buralara dusermi bilmem ama Brugge kesinlikle bir kez daha gidilmeyi hakediyor.


7 Ocak 2013 Pazartesi

GENT

Brugge'daki ikinci gunumuzde  trenle yarim saat uzakliktaki Ghent'i de gelmisken gorelim dedik ve atladik trene. 
Ghent bruges'a gore daha buyuk ve universite oldugu icin daha genc nufusa sahipmis ama biz gittigimizde nedense bruges ghent'e gore daha civil civil kalabalikti ve her yer daha suslu pusluydu.Evet guzeldi ama Bruges'dan sonra pek cazip gelmedi:)



Trenden iner inmez hemen taksiye atlayip vakit kaybetmeden Graslei ve Korenlei'nin oldugu yere gidiyoruz. Yuruyerek hemen etrafi gezmeye basliyoruz neyseki havada bizden yanada guzel guzel gezebiliyoruz. Mimari buradada oldukca etkileyici. 

 Postane binasi


Belfry ve Saint Nicholas Klisesi


1180 yilinda yapilma Gravenstein kalesi sehrin ortasinda oldukca etkileyici gorunuyordu. Dusunsenize yururken karsiniza boyle kocaman bir kale cikiveriyor.













Belli basli yerleri gordukten sonra Saint Michael Koprusunden gecerek Grasleive Kronlei'ye dogru yuruyoruz. 





Ve iste bir cok seyahat dergisi tarafindan Avrupanin en iyi sehir manzaralarindan biri olarak gorulen Graslei ve Korenlei nin gorunumu. Yakindan bakildigindan her bir bina o kadar etkileyici ki.

Iste kronlei'deki etkileyici mimariden bir ornek







Daha sonra karnimizin verdigi uyariyla hemen kendimizi  Bruksel'in meshur restoranti Belga Queen'in Ghentteki Kronlei subesine atiyoruz kendimizi.


Hersey o kadar guzeldiki ortam calisanlar yemekler .. Konusmamizdan turk oldugumuzu anlayinca saolsunlar bildikleri tum turkce kelimeleri kullandilar o kadar sicakkanlilarki:) Oldukca keyifli dakikalar gecirerek ayriliyoruz burdan ve yolu dusen herkese tavsiye ediyoruz. Unutmadan eger ugrarsaniz ilginc bir tuvaletleri ve gayet seffaf tuvalet kapilari var tabi kapinizi kilitlerseniz problem yok cunku ozaman kapi karariyor ve icerisi gorunmuyor aklinizda olsun ;)